Merhaba. Yıl bitmeden önce yeni bir blog yazısı yazmak zorundayım çünkü i) yapılacaklar listemde duruyor, ii) geçtiğimiz yıla dair genel bir üst bakışa ihtiyacım var ve iii) böyle biriyim. Bir de tabii son yıllarda bu yazıları alışkanlık haline getirdiğim için şimdi birden bire yıla veda yazısı yazmayı bırakırsam başarısız biriymişim gibi hissederim ve hepimizin bildiği üzere başarısızlık fikriyle pek iyi geçinemiyorum.
Biraz önce Beşiktaş'ta Oktay Fırını'ndan bir kutu acıbadem kurabiyesi aldım, eve gelip bitki çayı filan hazırlayıp işlerimi hallederken (sürekli işlerim var) yerim diyordum ama eve gelir gelmez kendime cips koydum. Hiç de böyle bir insan gibi görmüyorum kendimi oysaki ama bu yıl hem biraz kilo aldım, hem bence boyum kısaldı (aynen), hem de sanırım biraz daha sağlıksız beslenmeye başladım (akşam yemeğinde brokoli çorbası ve lahana salatası yedim bu arada). Mental sağlığıma eziyet etmek alışkın olduğum bir durum fakat beden sağlığı? Vücudumu belli zamanlarda gereğinden çok mu yoruyorum diye düşünüyorum şu sıralar. Muhtemelen yine kendime çok yükleniyorumdur.
Düşüncelerimi takip etmek bu yaşımda hâlâ çok zor geldiği için bazen durup kendime "Ne hissediyorsun şu an?" diye sormam gerekiyor. İnsanlar işte bu yüzden terapiye gidiyor. Düşüncelerini içinde bulundukları farklı durumlarda duyabilmek, hatta kontrol edebilmek için. Asıl neden bu değilse bile duygular üzerine düşünmek ve yazmak beni çok rahatlatıyor. Terapiye devam ederken de elimden geldiğince geliştirmeye çalıştığım bir kastı bu. Oysa bir şeyleri anlamlandırmaya çalışırken kasvetle dolup taşmak çok yorucu. Eğlenceli bir şeyler yazmayı o kadar özlüyorum ki. Hani eskiyi hatırlayıp melankoliden ölmek değil de o özlediğim günlerin sonunda oturup yazdıklarıma benzer sayfalar karalamak ve belki on yıl sonra açıp iyi hislerle okumak arzusuyla yanıp tutuşuyorum. Tabii istediğim şey bir başka hayatın ihtimali mi yoksa halihazırda burada olmayan ama çok iyi bildiğim geçmişin yeniden yaratımı mı, emin değilim.
On yaşında olsam (hatta on beş) yeniden yaratım diyemeyecektim mesela ve aklıma lisans dersleri, senaryo kursları gelmeyecekti. Ama Quora'da ruh halime ve depresif düşüncelerime benzer sorular da aratmıyor olacaktım. Benimle aynı dertlerden muzdarip, dünyanın başka yerlerinden kaybedenler aramayacaktım umutsuzca ve böyle hisseden tek insan olmamaya umut bağlamayacaktım.
Geçenlerde şöyle bir şey oldu: 2017 yılında kullanmaya başladığım ama pandemide Adana'ya giderken İstanbul'da bıraktığım için hiç geri dönmediğim bir günlüğüm var. İçinde çok yazı varmış, biraz okuyup şok içerisinde 22 yaşımın heyecanıyla yüzleştim. Sonra 2019'da karaladığım bir yazıda "24 yaşındasın, bu sana çok garip geliyor ki aslında gerçekten garip" temalı bir kısımla karşılaştım. Buraya parantez açıp "Sence de ilginç değil mi 29 yaşındaki Nazlı?" diye sormuşum. (Orhan Pamuk, işine bak kardeşim.) Gecenin bir yarısı, yatağımda, 29 yaşımın buhranlarıyla dolup taşmış halde burayı okuyunca, bir de sonrasında devamına eklediğim "İnşallah beklenmedik bir şekilde 29'umdan önce ölmem" cümlesiyle karşılaşınca baya tedirgin olup güldüm zira çok saçma. Böyle bir şey yazdığımı hiç hatırlamıyordum, dolayısıyla beş yıl boyunca o defteri hiç açmayıp tam da bahsi geçen yaşımda bu yazıyı okuyacağımı tahmin edemezdim. Yenileyici bir deneyim oldu her anlamda.
2024, 30'larıma yaklaşıyorum demenin çok zor olduğu bir yıldı. Öncesinde 30'larıma yaklaşıyorum demek, o kadar da yaklaşmadığımı bilmekti ve bu, şakayla karışık bir şekilde içinden çıkabildiğim bir durumdu. Bu yıl bir yandan sürekli 30 yaşında olduğumu haykırıp durdum ki bu fikre alışayım. Sonuç: 30'larıma yaklaşıyorum demek hâlâ çok zor. 90'lar çocuğuyum demekse harika.
Yeni yılları yirmi yıl geriden takip etmek gibi anlamsız bir geleneğimiz olduğu ve pandemiden beri ilk kez yılbaşını beraber geçireceğimiz için Öykü'yle geçenlerde playlist hazırladık. Son birkaç haftam da 2004'ün ne kadar harika bir yıl olduğunu düşünüp hiçbir şeye konsantre olamayarak geçti. (Popstar Abidin'e filan düştüm bu süreçte.) Gerçekten 2025'e değil de 2005'e giriyor olmanın ihtimali bile çok güzel hissettirdi. Yılbaşı gecesi güzel bir sofra kurup en sonunda Sihirli Annem 2005 yılbaşı özel bölümünü filan izleyeceğiz sanırım. (Kimseye eğlence borcum yok bence ya.)